Önce evimi özlediğimi düşündüm. Yatağımda yatmayı, odamda uyumayı, evimde olmayı özledim dedim. Biraz düşününce özlediğim şeyin aslında başka şey olduğunu anladım.
Mumlar, tütsüler, masamın üzerindeki yazılmayı bekleyen defterler, okunmayı bekleyen kitaplar, kullanılmayı bekleyen boyalar bana kendime kalmayı çağrıştırıyor. Kendime kalmak, çok sevdiğim bir kelime, bir eylem, her şey. Uzun süre kendimden ayrı kalamıyorum. Kalabalık bir çevre, kahkaha attığın insanlar, aylak aylak takılmalar, gezip yeni yerler tanımalar, müzikler, danslar, içkiler bir yere kadardı. Bir süre sonra kalabalıktan dolayı huzursuzlaşmaya başlıyordum. Yerimde duramıyor, ne yapacağımı şaşırıyor, oraya buraya saldırmalar başlıyordu. Elimde olmadan yapıyordum. Tamamen istemsiz.
‘Beni şöyle bir sal’ derken bunu kastediyorum. Bir yere gitmem korkma. Şöyle bir kendimle dertleşir gelirim. Bu, çokta uzun sürmez. Her şeye kaldığımız yerden, bendeki daha yoğun enerjiyle devam ederiz.
Yorumlar