İçimizde bir çocuk var. Tutturuyor, diretiyor, isteğinin olması için elinden gelini yapıyor. Bizde direttiğimiz de ruhsal savaşlarımız başlıyor. Kendimizle savaştığımız da çok daha büyük sorunlar yaratıyoruz. İçimizdeki bu çocuğa mantıklı açıklamalar sunmalıyız. Onu sevdiğimizi ve onun da iyiliği için böyle olması gerektiğini hatırlatmalıyız. Kendiniz için, mutluluğunuz için doğru kararlar vermeli ve bunu kararlılıkla uygulamalıyız.
Örnek vermem gerekirse, eski sevgililerimizin, sevdiğimiz o adamların profillerinde fıldır fıldır geziyoruz. Saklamaya gerek yok şurada biz bizeyiz. Ne yapıyor, ne ediyor merak ediyoruz. Her gün kontroller yapılıyor. Sabah onun profili ile mesai başlıyor, öğlen yüzlerce kez o profil kontrol ediliyor neler yapmış her saniye takipte kalınıyor, akşam onun profili ile göz kapatılıyor. Bilinçaltımıza işlediğimiz yetmiyor bu işlemi öyle bir alışkanlık haline getiriyoruz ki ben geçtiğimiz yıl bunu fark ettiğimde dehşete düşmüştüm. Elime telefonu aldığım an onun profilindeydim ve bunu bilinçsizce yapıyordum. Düştüğüm korkuyla o an bu alışkanlığımı değiştirmeye karar verdim. Emzik olayı gibi her gün aklıma geliyordu. Hayır teşekkür ederim diyordum. Bir süre sonra şükürler olsun ki bitti. Olay sadece karar vermekte ve kararlılıkla uygulamakta, hepsi bu.
Önce kendinizi gözlemlemelisiniz. Sizi rahatsız eden, enerjinizi düşüren, öfkelendiren alışkanlıklarınızı belirleyin sonra ne yapacağınızı biliyorsunuz zaten. Unutmayın siz alışkanlıklarınızdan, korkularınızdan, öfkenizden, tüm olumsuzluklardan daha büyüksünüz. Bilinçli, sevgi dolu ve kararlı bir birey olduğunuzda her şeyin üstesinden gelirsiniz. Mutlu günler!
Kararsızlıkla alakalı yazdığım ''Çok mu kararsızsın? Bende'' yazımı buraya bıraktım.
Bir de yönettiğim Motivasyon Notları adlı facebook sayfam var. Çıkın çıkın gelin.
Yorumlar