Sosyal medya ile yıllara dayanan bir ilişkimiz vardı. Tıpkı sizin gibi. Elimden telefonu düşürmez sürekli instagram, twitter, facebook üçlemesi ile hayatını devam ettiren bir bireyim. Bugün çok enteresan bir şey oldu. Yıllar önce Geo dergisinde İsviçreli yazar Rolf Dobelli bir yazı yazmıştı. Onu anımsadım. Dergiyi bulup tekrar okudum. O zaman anlamamıştım ne demek istediğini şimdi biliyorum.
Toplu taşımada insanlar sosyal medyada sörf yaparken ben kafamı cama çevirip dışarıyı izledim. Arkadaşlarımla sohbet ederken 2 defa instagramda şunu gördün mü tarzı muhabbete maruz kaldım. Canım çekmesin diye instagram anasayfası açık telefonlarını benden uzak tuttular. Koca yürekli dostlarım... 2 film ve yarım kalmış bir kitabımı bitirip diğerine başladım. Harika bir iş çıkardım.
Oraya koştur buraya yetiş tarzında geçen günler ile bir haftayı tamamladım. İlk üç günden sonra baya alıştım. Gezdim, yazdım, okudum, instagrama yükleme endişesi duymadan fotoğraflar çektim. Kendi adıma verimli bir haftaydı. Zihnim sadece sanat ve edebiyat ile meşguldü. Bu olay şu zamanlarda büyük lüks.
Bir süredir çok yıprandığımı hissediyordum. Ne yapabilirim derken aklıma geldi yazı. Yapmam gereken şimdilerin ünlü detokslar listesindeki dijital detokstu. Ani bir karar ile uygulamaya başladım. Motivasyon Notları facebook sayfamda annemi editör yaptım. Sayfa için gönderileri hazırlayıp planladım. Diğer aşamada hesaplarımı dondurup, telefon ve tabletimden tüm uygulamaları sildim. Şimdilik detoksu bir hafta olarak belirledim.
Detoksu twitter, instagram ve facebook olarak sınırlandırdım. Ne kadar dijital detoks kavramına uygun bilmiyorum ama o uygulamalar olmasa telefonu elime almıyormuşum 4. saatte onu fark ettim.
Amacım kitap okumaya, yazı yazmaya, resim yapmaya, fotoğraf çekmeye, dans etmeye, müzik dinlemeye daha çok vakit ayırmak. Kitap okurken acaba neler oldu deyip Twitter'a bakmak beni rahatsız ediyordu. Sürekli bir şeyden haberdar olmak istemek, bir şeyler kaçırdım hissi de hoş değil.
İlk gün elim uygulamaları arıyordu. Google'ı açıyor detoks aklıma gelince kapatıyordum. Baya inançlıydım. Bir hüzün çöküyor ama yılların alışkanlığı olur canım öyle şeyler deyip kendimi motive ediyordum.
Telefonu elime alıyor, kilidi açıyor, tekrar kilitliyordum. Göz görmeyince gönül biraz daha iyi katlanıyor. Yoğun günlerdi aklıma gelmedi bile. Uygulamaların şarjımı nasıl hızlı bitirdiğini fark ettim. Güne %70 ile başladım, gün bitiminde şarjım %58'di.
Telefonu elime alıyor, kilidi açıyor, tekrar kilitliyordum. Göz görmeyince gönül biraz daha iyi katlanıyor. Yoğun günlerdi aklıma gelmedi bile. Uygulamaların şarjımı nasıl hızlı bitirdiğini fark ettim. Güne %70 ile başladım, gün bitiminde şarjım %58'di.
Toplu taşımada insanlar sosyal medyada sörf yaparken ben kafamı cama çevirip dışarıyı izledim. Arkadaşlarımla sohbet ederken 2 defa instagramda şunu gördün mü tarzı muhabbete maruz kaldım. Canım çekmesin diye instagram anasayfası açık telefonlarını benden uzak tuttular. Koca yürekli dostlarım... 2 film ve yarım kalmış bir kitabımı bitirip diğerine başladım. Harika bir iş çıkardım.
Oraya koştur buraya yetiş tarzında geçen günler ile bir haftayı tamamladım. İlk üç günden sonra baya alıştım. Gezdim, yazdım, okudum, instagrama yükleme endişesi duymadan fotoğraflar çektim. Kendi adıma verimli bir haftaydı. Zihnim sadece sanat ve edebiyat ile meşguldü. Bu olay şu zamanlarda büyük lüks.
Yorumlar